Gecenin Yarısı Kitabın Orta Yerinden Başlamak Gibiydi
Seninle Birlikte Olmak.
Başını Anlamadan Sona Yaklaşmak,
Sonunu Okuyamadan Uyuya Kalmak ve Uyandığında
Kaldığın Sayfayı Karıştırmak.
İşte Böyle Bişeydi Seni Sevmek
' Yarım Yamalak '
Can Yücel
29 Haziran 2011 Çarşamba
Ateş, bir kez yanmaya baslayınca, senin denetiminden çıkar gibi olur ama, unutmamalısın ki, kendi haline bırakılan ateş, gerçi koşullar uygunsa, harlar, ama, kısa zamanda, yakabileceklerini yakarak tükenme sürecine girer; ateşin ilk niteliği yayılmaksa, son niteliği de, tükenmektir...Bu yüzden, ateşini 'beslemen' gerekir; tam zamanında, tam yerinde, yeni yakacak odunlar koyman, belirli bir yanı tükenmeye yüz tutmuş odunları birbirine göre çevirmen, yanamayarak tütmeye baslamış odunları yanabilecekleri bir konuma getirmen- bir sürü düzenleme, bir sürü ayarlama... Ateşini kendi haline bırakamazsın, bırakırsan, tükenip söner...
Ateşinden sorumlusun.
Oruç Aruoba
Ateşinden sorumlusun.
Oruç Aruoba
27 Haziran 2011 Pazartesi
Bence Simdi Sen de Herkes Gibisin
Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin
Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin
Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin
Nazım Hikmet RAN
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin
Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin
Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin
Nazım Hikmet RAN
geç olmadan..
Bugün otobüste bir dedeyle karşılaştım..
Gördüğüm manzara inanılmazdı..
O kadar heyecanlı ki..
Karizmam çizilecek diye sevgilisine aldığı gülü elinde tutamayıp oraya buraya sıkıştıran , saklayan gençlere taş çıkartacak cinsinden..
Öyle bir tutuyor ki gülleri..
Bir kerede aşağıda tuttuğunu görmedim hep göğüs hizasında ve bir o kadar gururlu..
İnceliyor bazen.. Sonra kokluyor...
Dayanamadım sordum * (:
-Eşinize mi ?
-Evet kızım..
Hayranlıkla bakıyorum..Sonra ardından aynı ses..
-Yıllar önce kaybettim...
Şimdi; zamanında yapamadığımı yapıyorum ..
26 Haziran 2011 Pazar
24 Haziran 2011 Cuma
22 Haziran 2011 Çarşamba
A.Şerif İzgören kitabından
" Toplantıya gideceğim.Baktım geç kalma ihtimalim var,bindim bir taksiye,muhabbetçi bir arkadaş.O anlatıyor ben dinliyorum.Tam işyerinin önüne geldik.Ankara'da Bakanlıklar.Diyelim ki. taksi parası 9.75 TL tuttu,ben 10 TL uzattım.Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya,taksici üstünü arıyormuş gibi yapar,siz de para üstünü alabılmek için bir ayak dışarda,inmemek için debelenirsiniz.Tam o sahne olacak.Şoför,para üstü varmı diye aranmaya başladı.
"Üstü kalsın kardeşim"dedim.
Döndü bana doğru
"Vaktin varmı ağabey ?" dedi.
"Evet" dedim (tek ayağım hala dışarda)
Dörtlülere bastı,trafik dört şerit akıyor,indi araçtan.Önde bir büfe var.Gitti oraya,bir şeyler konuşup geldi.Bana 25 Krş uzattı.Belli ki para bozdurmuş.
"Birader" dedim,"9.75 değil,10.50 yazssa istermiydin 50 krş.benden?"
-Ne alacağım ağabey 50 krş.u
-Peki niye gittin 25 krş.için o kadar uğraştın.üstü kalsın demiştim.
Döndü bana,attı kolunu arkaya :
-Vaktin varmı ağabey
-Var
-Çek kapıyı o zaman
Muhabbetçi bir taksici ile karşı karşıyayız.
5 dk.konuştuk.İngiltere'de profösüründen,bilmem kiminden eğitimler aldım.O taksicinin 5 dk.da öğrettiklerini,ingiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler.
Ağabey biz Keçiören'de 5 kardeşiz.Babam rençberdi benim,günlük yevmiyeye giderdi;artık inşaat falan bulursa çalışır gelir,o gün iş bulamamışsa,biz eve gelişinden,yüzünden anlardık. Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik.Yemek bitince babam bize"Durun kalkmayın" derdi.Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.
"Aha" dedim,"Bizim meslek",seminerci.
- Ne anlatırdı baban
- Hayattta nasıl başarılı olunur ?
O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor,sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.
-Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi,delik bir çorapla pantalonun ceplerini çıkarır,dört kardeşi karşısına alıp "Dürüst olun,evinize haram lokma sokmayın" diye anlatırken ,biz de gülerdik. Annem kızardı,"Babanızla alay etmeyin.O, hem dürüst hem de çalışkandır" derdi. Yan evde iki kardeiş var,onların babası zengin. Babaları birahane işletiyor,ama adamda her numara vardı,kumar falan oynatırdı.Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı,hep o ikisinin eskilerini kullandık.O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık,çünkü bize bahşiş verirdi.Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye,para falan hak getire.Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü.yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartıman,işleyen birahane,dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktıbiliyormusunuz ?
-Ne bıraktı ?
-Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : "Evladım işinizi dürüst yapın,hakkınız olmayan parayı almayın..."falan filan. Ağabey aradan 15 yıl geçti,diğer 2 kardeş cezaevindeler,ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.
Biz 5 kardeş,beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var hepimizin birer ailesi,çoluk çocuğu,hepimizin birer dairesi var. Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :
"Asıl mirası bizim baba bırakmış."
Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri,taksimetrenin yazmadığı 10 krş.u evimize sokmadık.Her şeyimiz var Allah'a şükür.
Çok duygulandım,veda ettim,tam ineceğim :
-Dur ağabey,asıl bomba şimdi.
-Nedir bomban ?
-Nerede oturuyoruz biliyormusun ? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.
Evladınıza ne araba bırakırsınız,ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları bırakmışlar.
"Üstü kalsın kardeşim"dedim.
Döndü bana doğru
"Vaktin varmı ağabey ?" dedi.
"Evet" dedim (tek ayağım hala dışarda)
Dörtlülere bastı,trafik dört şerit akıyor,indi araçtan.Önde bir büfe var.Gitti oraya,bir şeyler konuşup geldi.Bana 25 Krş uzattı.Belli ki para bozdurmuş.
"Birader" dedim,"9.75 değil,10.50 yazssa istermiydin 50 krş.benden?"
-Ne alacağım ağabey 50 krş.u
-Peki niye gittin 25 krş.için o kadar uğraştın.üstü kalsın demiştim.
Döndü bana,attı kolunu arkaya :
-Vaktin varmı ağabey
-Var
-Çek kapıyı o zaman
Muhabbetçi bir taksici ile karşı karşıyayız.
5 dk.konuştuk.İngiltere'de profösüründen,bilmem kiminden eğitimler aldım.O taksicinin 5 dk.da öğrettiklerini,ingiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler.
Ağabey biz Keçiören'de 5 kardeşiz.Babam rençberdi benim,günlük yevmiyeye giderdi;artık inşaat falan bulursa çalışır gelir,o gün iş bulamamışsa,biz eve gelişinden,yüzünden anlardık. Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik.Yemek bitince babam bize"Durun kalkmayın" derdi.Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.
"Aha" dedim,"Bizim meslek",seminerci.
- Ne anlatırdı baban
- Hayattta nasıl başarılı olunur ?
O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor,sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.
-Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi,delik bir çorapla pantalonun ceplerini çıkarır,dört kardeşi karşısına alıp "Dürüst olun,evinize haram lokma sokmayın" diye anlatırken ,biz de gülerdik. Annem kızardı,"Babanızla alay etmeyin.O, hem dürüst hem de çalışkandır" derdi. Yan evde iki kardeiş var,onların babası zengin. Babaları birahane işletiyor,ama adamda her numara vardı,kumar falan oynatırdı.Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı,hep o ikisinin eskilerini kullandık.O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık,çünkü bize bahşiş verirdi.Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye,para falan hak getire.Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü.yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartıman,işleyen birahane,dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktıbiliyormusunuz ?
-Ne bıraktı ?
-Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : "Evladım işinizi dürüst yapın,hakkınız olmayan parayı almayın..."falan filan. Ağabey aradan 15 yıl geçti,diğer 2 kardeş cezaevindeler,ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.
Biz 5 kardeş,beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var hepimizin birer ailesi,çoluk çocuğu,hepimizin birer dairesi var. Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :
"Asıl mirası bizim baba bırakmış."
Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri,taksimetrenin yazmadığı 10 krş.u evimize sokmadık.Her şeyimiz var Allah'a şükür.
Çok duygulandım,veda ettim,tam ineceğim :
-Dur ağabey,asıl bomba şimdi.
-Nedir bomban ?
-Nerede oturuyoruz biliyormusun ? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.
Evladınıza ne araba bırakırsınız,ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları bırakmışlar.
21 Haziran 2011 Salı
20 Haziran 2011 Pazartesi
17 Haziran 2011 Cuma
eksik parçalar..
Parçaları kaybolmuş puzzle gibi artık insanlar.
Kiminin kalbi, kiminin ruhu, kiminin bir beyni yok.
C. Palahniuk
Kiminin kalbi, kiminin ruhu, kiminin bir beyni yok.
C. Palahniuk
Artık ne yapsam boş, teselliler faydasız
Karanlık gitgide en derinlere çeker beni
Çaresiz, bütün sokaklarında bu şehrin
Böyle perişan beklerim dönmeni
Dolaşır birbirine yorgun ayaklarım
Ellerimi koyacak bir yer bulamam
Nereye gitsem, en koyusu acıların
Ne yana baksam, çıldırtan bir akşam
İstesem ben bu ömrü, bu talihi istemem
Böyle durup durup senden ayrılmak varsa
Orada bir mezar kazılır benim için
Ayrılığın nerede başlarsa.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Karanlık gitgide en derinlere çeker beni
Çaresiz, bütün sokaklarında bu şehrin
Böyle perişan beklerim dönmeni
Dolaşır birbirine yorgun ayaklarım
Ellerimi koyacak bir yer bulamam
Nereye gitsem, en koyusu acıların
Ne yana baksam, çıldırtan bir akşam
İstesem ben bu ömrü, bu talihi istemem
Böyle durup durup senden ayrılmak varsa
Orada bir mezar kazılır benim için
Ayrılığın nerede başlarsa.
Ümit Yaşar Oğuzcan
16 Haziran 2011 Perşembe
Hayallerimizi satmadık ya..
Gitmek cesaret ister ufaklık; Gideceğin yer neresi olursa olsun… Sevdiklerinle arana mesafe girince varış yerinin hiç bir anlamı kalmaz. Vedalaşmakta zor iştir biliyormusun; Oturursun geminin kıçına bakarsın sevdiklerine gittikçe ufalırlar ufalırlar kaybolurlar gözden O zaman anlarsın işte vedalaşmak asıl kalana değil gidene koyar. Yüz defa söyledim sana Hüzünlü değilim mizacım böyle. Bak şarabımla beraberim Çocukluğumdan beri hayaller kuruyorum Şarabımdan ayrılmadan hem de Ben şarabımdan ayrılmıyorum O da bana bunca gidene rağmen hala hayal kurdurtmaya devam ettiriyor.
Rina filminden alıntı
Rina filminden alıntı
12 Haziran 2011 Pazar
11 Haziran 2011 Cumartesi
Ne fayda?
Derdi nedir bu sonbaharın neden soldurur gülleri?
nerden bulur bu insanlar ben mutsuzken gülünecek şeyleri?
tuhaflık bende biliyorum,
bi neden arıyorum unutmak için her şeyi
unutmak için kendimi
iki kelime yetiyor seni seven kalbi kırmaya
sonra roman yazsan ne fayda
iki adımda geçiyorsun yalnızlık denen tarafa
sonra dağlar aşsan ne fayda..
Tutunamayanlar | Oğuz Atay
10 Haziran 2011 Cuma
Lüfer, hamsi, kalkan... kader anı 21 Haziran!
Lüfer, hamsi, kalkan... kader anı 21 Haziran!: "“Seninki kaç santim?” kampanyasının sonucu belli oluyor. Tarım Bakanlığı balıkların ve denizlerin geleceğine Haziran’da karar veriyor. İş işten geçmeden, balıklar tükenmeden, daha fazla ertelemeden, hemen şimdi eyleme katıl."
Yollar
Bir bir söner şehrin ışıkları.
İnceltilmiş yalnızlık sözleri salınır; koyu lacivert gecenin koynunda...
Yalnızlığın da imitasyonu sürüldü piyasaya diye geçirirsin içinden, gülümsersin.
Bir sigara yakar, usulca aralarsın perdeyi. Buz tutmuş camın alnına değdiği
yerde tütmeye başlar, yitirilmiş sevdaların pişmanlığı...
Arka sokaklardan boğuk motor sesleri işitirsin. Bilirsin her gidenin bir yere
vardığını... Ama yollar kendine öncedir, varamaz bir yere, bunu da bilirsin.
Uzar gider köpek ulumaları, ıssız caddeler boyunca... Buğulanmış cama harfler
çizersin. Anlamlı hiçbir şey kalmamıştır aklında...
Eğilirsin. Bir kitap alırsın kitaplığın en alt rafından... Okumak isteyip
istemediğini bilmezsin. Rastgele karıştırırsın sayfaları. Kemirmeye başlar
içini, geceyi uzatmak için kurduğun tüm tuzakların boşa gitmesi... Sabahın ilk
ışıklarına yakalanmaktan korkarsın. Alelacele bırakırsın kitabı bir sehpaya.
Unutursun gece lambasını kapamayı, yorganı üstüne çekersin...
Bilirsin her gidenin bir yere vardığını... Ama yollar kendine öncedir, varamaz
bir yere. Bilirsin...
İnceltilmiş yalnızlık sözleri salınır; koyu lacivert gecenin koynunda...
Yalnızlığın da imitasyonu sürüldü piyasaya diye geçirirsin içinden, gülümsersin.
Bir sigara yakar, usulca aralarsın perdeyi. Buz tutmuş camın alnına değdiği
yerde tütmeye başlar, yitirilmiş sevdaların pişmanlığı...
Arka sokaklardan boğuk motor sesleri işitirsin. Bilirsin her gidenin bir yere
vardığını... Ama yollar kendine öncedir, varamaz bir yere, bunu da bilirsin.
Uzar gider köpek ulumaları, ıssız caddeler boyunca... Buğulanmış cama harfler
çizersin. Anlamlı hiçbir şey kalmamıştır aklında...
Eğilirsin. Bir kitap alırsın kitaplığın en alt rafından... Okumak isteyip
istemediğini bilmezsin. Rastgele karıştırırsın sayfaları. Kemirmeye başlar
içini, geceyi uzatmak için kurduğun tüm tuzakların boşa gitmesi... Sabahın ilk
ışıklarına yakalanmaktan korkarsın. Alelacele bırakırsın kitabı bir sehpaya.
Unutursun gece lambasını kapamayı, yorganı üstüne çekersin...
Bilirsin her gidenin bir yere vardığını... Ama yollar kendine öncedir, varamaz
bir yere. Bilirsin...
9 Haziran 2011 Perşembe
romeo must die!
Yüzyıllardır oynanmasına rağmen, hiçbir seyirci sahneye çıkıp;
Romeo'nun zehirli iksiri içmesine engel olmamıştır.
Sonunda geminin batacağı bilindiği halde Titanic, defalarca izlenmişitir.
Bitecektir korkusuyla aşktan kaçarsan, mutluluğu ıskalarsın.
...Çünkü Romeo ölmeli,
Çünkü Titanic batmalı..
Aşk, herşeye rağmen yaşanmalı...!
Romeo'nun zehirli iksiri içmesine engel olmamıştır.
Sonunda geminin batacağı bilindiği halde Titanic, defalarca izlenmişitir.
Bitecektir korkusuyla aşktan kaçarsan, mutluluğu ıskalarsın.
...Çünkü Romeo ölmeli,
Çünkü Titanic batmalı..
Aşk, herşeye rağmen yaşanmalı...!
8 Haziran 2011 Çarşamba
5 Haziran 2011 Pazar
Japonya'da bir çocuk 10 yaslarindayken bir trafik kazasi geçirmis ve sol kolunu kaybetmis. Oysa çocugun
büyük bir ideali varmis . Büyüyünce iyi bir judo ustasi olmak istiyormus. Sol kolunu kaybetmekle birlikte,
bu hayali de yikilan çocugunun büyük bir depresyona girdigini gören babasi, Japonya'nin ünlü bir Judo
ustasina gidip yapilacak bir seyin olup olmadigini sormus..
Hoca:
-Getir çocugu ..bir bakalim, demis.
Ertesi gün baba-ogul varmislar hocanin yanina..
Hoca çocugu süzmüs ve
-Tamam demis..yarin esyalarini getir, çalismalara basliyoruz.
Ertesi gün çocuk geldiginde hocasi ona bir hareket göstermis ve bu hareketi çalis demis.
Çocuk bir hafta ayni hareketi çalismis..
Sonra hocasinin yanina gitmis. "Bu hareketi ögrendim baska hareket göstermeyecek misiniz?" diye sormus.
Hocanin cevabi:
Çalismaya devam et olmus...
2 ay,3 ay,6 ay derken çocuk okuldaki bir yilini doldurmus..
Çocuk bu bir yil boyunca hep o ayni hareketi tekrarlamis.
.Hocanin yanina tekrar gitmis:
-Hocam bir yildir ayni hareketi yapiyorum bana baska hareket göstermeyecek misiniz?
-Sen ayni hareketi çalis oglum . Zamani gelince yeni harekete geçeriz..
2 yil ,3 yil, 5 yil derken çocuk judodaki 10.yilini doldurmus.
Bir gün hocasi yanina gelip. .."Hazir ol ! " demis.. "Seni büyük turnuvaya yazdirdim.
Yarin maça çikacaksin!"..Delikanli sok olmus..
Hem sol kolu yok hem de judo da bildigi tek hareket var.
Ünlü judocularin katildigi turnuvada hiçbir sansinin olmayacagi düsünmüs ; ama hocasina
saygisindan ses çikarmamis...
Turnuvanin ilk günü delikanli ilk müsabakasina çikmis. Rakibine
bildigi tek hareketi yapmis ve kazanmis. Derken.. ikinci üçüncü maç....
çeyrek, yari final ve final...
Finalde delikanlinin karsisina ülkenin son on yilin yenilmeyen sampiyonu çikmis.
Tam bir üstat delikanli dayanamayip hocasinin yanina kosmus..
-Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakin
hele.. Bende ise bir kol eksik ve bildigim tekbir hareket var..bu kadar
bana yeter.. bari çikip ta rezil olmayayim izin verin turnuvadan çekileyim..
-Olmaz demis hocasi. Kendine güven,çik dövüs.
Yenilirsen de namusunla yenil.
Çaresiz çikmis müsabakaya. Maç baslamis.Delikanli yine bildigi o tek hareketi yapmis ve tak.!
Yenmis rakibini sampiyon olmus.
Kupayi aldiktan sonra hocasinin yanina kosmus:
-Hocam nasil oldu bu is? Benim bir kolum yok ve bildigim tek
bir hareket var. Nasil oldu da ben kazandim.?
-Bak oglum 10 yildir o hareketi çalisiyordun. O kadar çok çalistin ki ,
artik yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok.
Bu bir, ikincisi de o hareketin tek bir karsi hareketi vardir.
Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutmasi gerekir.!
büyük bir ideali varmis . Büyüyünce iyi bir judo ustasi olmak istiyormus. Sol kolunu kaybetmekle birlikte,
bu hayali de yikilan çocugunun büyük bir depresyona girdigini gören babasi, Japonya'nin ünlü bir Judo
ustasina gidip yapilacak bir seyin olup olmadigini sormus..
Hoca:
-Getir çocugu ..bir bakalim, demis.
Ertesi gün baba-ogul varmislar hocanin yanina..
Hoca çocugu süzmüs ve
-Tamam demis..yarin esyalarini getir, çalismalara basliyoruz.
Ertesi gün çocuk geldiginde hocasi ona bir hareket göstermis ve bu hareketi çalis demis.
Çocuk bir hafta ayni hareketi çalismis..
Sonra hocasinin yanina gitmis. "Bu hareketi ögrendim baska hareket göstermeyecek misiniz?" diye sormus.
Hocanin cevabi:
Çalismaya devam et olmus...
2 ay,3 ay,6 ay derken çocuk okuldaki bir yilini doldurmus..
Çocuk bu bir yil boyunca hep o ayni hareketi tekrarlamis.
.Hocanin yanina tekrar gitmis:
-Hocam bir yildir ayni hareketi yapiyorum bana baska hareket göstermeyecek misiniz?
-Sen ayni hareketi çalis oglum . Zamani gelince yeni harekete geçeriz..
2 yil ,3 yil, 5 yil derken çocuk judodaki 10.yilini doldurmus.
Bir gün hocasi yanina gelip. .."Hazir ol ! " demis.. "Seni büyük turnuvaya yazdirdim.
Yarin maça çikacaksin!"..Delikanli sok olmus..
Hem sol kolu yok hem de judo da bildigi tek hareket var.
Ünlü judocularin katildigi turnuvada hiçbir sansinin olmayacagi düsünmüs ; ama hocasina
saygisindan ses çikarmamis...
Turnuvanin ilk günü delikanli ilk müsabakasina çikmis. Rakibine
bildigi tek hareketi yapmis ve kazanmis. Derken.. ikinci üçüncü maç....
çeyrek, yari final ve final...
Finalde delikanlinin karsisina ülkenin son on yilin yenilmeyen sampiyonu çikmis.
Tam bir üstat delikanli dayanamayip hocasinin yanina kosmus..
-Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakin
hele.. Bende ise bir kol eksik ve bildigim tekbir hareket var..bu kadar
bana yeter.. bari çikip ta rezil olmayayim izin verin turnuvadan çekileyim..
-Olmaz demis hocasi. Kendine güven,çik dövüs.
Yenilirsen de namusunla yenil.
Çaresiz çikmis müsabakaya. Maç baslamis.Delikanli yine bildigi o tek hareketi yapmis ve tak.!
Yenmis rakibini sampiyon olmus.
Kupayi aldiktan sonra hocasinin yanina kosmus:
-Hocam nasil oldu bu is? Benim bir kolum yok ve bildigim tek
bir hareket var. Nasil oldu da ben kazandim.?
-Bak oglum 10 yildir o hareketi çalisiyordun. O kadar çok çalistin ki ,
artik yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok.
Bu bir, ikincisi de o hareketin tek bir karsi hareketi vardir.
Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutmasi gerekir.!
3 Haziran 2011 Cuma
terbiye
"Erkeğin sevgisiyle kadının terbiyesi, ancak birbirleriyle tartıştıkları zaman belli olur."
Paul auster
Paul auster
ayrılık ne?
Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi,
ne kapanan kapılar,
ne yıldız kayması gecede,
ne ceplerde tren tarifesi,
ne de turna katarı gökte.
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
Ne araya yolların girmesi,
ne kapanan kapılar,
ne yıldız kayması gecede,
ne ceplerde tren tarifesi,
ne de turna katarı gökte.
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
Guguk kuşu ( Cuculus canorus ) Guguk kuşları dünyanın neredeyse her yerinde görülürler. Avrupa’da görülen guguk kuşları göçmendir. Bu gugu...
-
biri beyaz biri kara iki kedi...birbirlerinin omzuna kollarını dolamışçasına birbirlerine şefkatle sarılarak,birbirlerine dayanarak yola çık...
-
İnternette dolaşırken,bulduğum bir yazı, eminim evde iş yapmak isteyen, hanımların ilgisini çekecektir. 10-15 kişilik gruplarla başlayıp, n...